29 Mayıs 2006

Bisiklet Yeniden




Motorla yaptığım kazadan sonra uzunca yürüyemedikten ve belli bir süre yavaş yavaş yürüdükten sonra kendime güven gelince tekrar motor almak istedim. Tam iyileşmediğim ileri sürülürek yeniden motor almamam söylendi, hak verdim. Hem askere gideceğimden böyle bir masrafa girmeyeyim dedim. Ama motorla uzun yollar isteği bitmedi bende, sadece ara vermek zorunda kaldım, ameliyat, zorlu günler ve geriye ayağımda kalan bir platinden sonra.
Yine de işe gidip gelmek zor böyle otobüs, vapur, tramvay ve metro'ya binerek bir buçuk saatte ulaşmak işe. Vardığımda yorgun düşüyorum. Bisikletle gitmeyi hep düşünmüştüm. Önce evin civarında ayağımı denedim, evet bisiklet o kadar zorlamıyordu platinli ayağımı, hatta bence faydası vardı. Bir sabah tüm gücümü toplayıp işe bisikletle gittim. Giderken belki zor oluyor ama iş dönüşü çok zevkli oluyor. Motora binerken nasıl insan arabadakilere acıyor, bisikletle giderken de toplu taşıma araçlarındakilere acıma oluşuyor. Çünkü hem zinde oluyorum bisiklet kullandığım için hem sinir stres sahibi olmuyorum kalabalıktan dur kalktan araç değiştirmekten ötürü. Bir de 10-15 dk gibi bir karım bile oluyor. Toplamda yarım saate tekabül ediyor. Motorda iki saatlik bir kazanım oluyordu ama artık olacak o kadar. Düşük maliyete ve yaptığım spora saymak lazım.
İlk günün ardından gittim Kızıltopraktan bisiklet kaskı aldım. Motordan kalma bir alışkanlık. Sanılanın aksine ciddi bir motor kullanıcısı daha ihtiyatlı hareket ediyor.
Güzel şey gidip gelmek bisikletle.



Sonra Mesut Günnaz ki hep bahsederdi ta ben motor sahibi olmadığım bisikletle kendi başına İstanbul gezisi yaptığı zamanlarda, getireyim Bursa'dan bisikletimi gezelim beraber diye, Mayıs'ın bu son haftasında getirmiş ve hadi gezelim dedi. Ben de elbette dedim ama erken olsun dedim Cumartesi sabahı erken, erken kalkacağına ihtimal vermeyerek. Çünkü erkenden kalkıp bisikletle yola çıkmak zor bir iş ne de olsa.
Sabahın köründe aradı beni. Helal dedim içimden. Hızla çıktım. Üsküdar'da buluştuk. Çeşme'nin önünde. Çınaraltı Çay Bahçesinde kahvaltı yaptık. Bilen bilir orayı. Yalnız para üstü verirken ben bozuk parayı düşürdüm yerden aldım kalktım adam beş ytl para üstü verecek sen zaten beş ytl vermedin mi dedi ben dedim yalan mı söyleyeceğim on ytl verdim işte dedim neyse adam ne dese beğenirsiniz ne bileyim kardeşim üç dört dakika önce vermişsin parayı, ya varya ne kadar çok denyo var memlekette, hepsi bana denk geliyor üzüldüğüm nokta sevdiğim bir çay bahçesi orası neyse. Neyse deyip geçeceksin böyle şeyleri.



Anadolu Kavağı'na güzel ve zorlu bir yolculukla vardık. Kanlıca'dan sonra bisikletleri değiştirdik. Benim bisiklet külüstür biliyordum ama Mesut'un bisikletine binince aradaki fark o kadar büyüktü ki enerjimin yüzde ellisi boşa gidiyormuş anladım. Yalnız Mesut haklısın o sele adamı mahfeder. ( Kibarca söyleyeek olursak! )
Beykozda yine ben külüstürümü aldım ve yavaş yavaş tırmandık. Yuşa Tepesi'nden sonra bayır aşağı 60 km yi görmüşüzdür heralde. Gerçekten zevkliydi o bayırı inmek.
Anadolu Kavağı meydanında tavla oynadık. Burada bir keresinde vapurla yaptığımız Anadolu Kavağı gezisinde Hüseyin Murat'la oynamıştım tavla. Anadolu Kavağı güzel ve dahası orada çocukluğumdan hatıralar var.



Ceneviz Kalesine çıktık elbette. Oradan Karadeniz'i seyrettik. Kavak'tan aldığımız yemekleri yedik Kale'de. Karadeniz'in boğazla birleştiği yeri izlemek çok zevkli. 5-6 kişilik Çinli bir grup gördüm sazanladım iki üç kelime konuştum onlarla.

Anadolu Kavağı'na inince kayalıkların oradan bisikletleri bir ağaca bağlayıp denize girdik. Boğazın serin suları güzel ve temizdi. Ben kendimi kaptırıp Avrupa Yakası'na kadar yüzmüşüm. Biraz Sarıyer'de dolaştıktan sonra geri yüzdüm. Arada tankerler, Liberya bandıralı kuru yük gemileri felan geçtiği için dipten yüzmek zorunda kalmasam çok basit bir şey benim için.
( İlgili vidyo için burayı tıklayın. )

Neyse bisiklet yeniden. Bisiklet ne kadar külüstür olsa da, ayağında platin de olsa, İstanbul'da bisiklet kullanılmaz kardeşim dense de, Çınaraltı Çay Bahçesinin kasasındaki gibi dallamalarla dolu da olsa her yer, ve en kötüsü şu tepeler bitmek tükenmek bilmeyen yokuşlar olsa da bisiklet yeniden. Gerekirse elimize alır çıkarız yokuşları, neyse deriz tüm sıkıntılara anlayışsızlıklara ama pedala asılıp Marmara'dan Karadeniz'e İstanbul Boğazı'nı alıp yanına yolculuk yapmanın zevkine , bisikletleri ağaca bağlayıp denize dalmanın çocuksuluğuna değer.
Sabah erkenden kalkıp işe gitmenin bunaltısını artık sağ elimle gazı açıp köprüden geçerek değil, pedallara asılıp vapurla kıtalararası yolculuk yaparak atıyorum başımdan, atmaya çalışıyorum.





Eğer bu yazı ilginizi çektiyse bu yazı da ilginizi çekebilir:
Yaşam ve Motosiklet> Yollar > İstanbul-Trabzon


Yorumlarınız benim için önemli lütfen esirgemeyin:

9 yorum:

  1. Bisikletle aram iyi olmasa da bu yazıyı okuduktan sonra bisiklet süresim geldi:) Yunus her zaman yaptığı gibi ballandıra ballandıra anlatmış gezdiği gördüğü yerleri, yaz da gelmiş, düşelim yollara :)

    YanıtlaSil
  2. Birsen istersen beraber bir bisiklet gezisi ayarlayabiliriz, ilk başta zorlamayacak küçük bir parkur seçerek elbette. Motorla uzun yollar gezisi olmadı biz de bununla yetiniriz artık, Doğu Anadolu gezisinin düşüyle Maltepe Sahilinden Adalar'ı seyrederek.

    YanıtlaSil
  3. Uzun zamandır bu kadar güzel bir manzara görmemiş ve gün geçirmemiş birisi olarak, her ne kadar ertesi gün ölecek derecede hamlasam da harika idi.



    Saol Yunus.

    YanıtlaSil
  4. Mesut sen de tam makarnacıymışsın ha. İki km yol gittik şunun şurasında hemen hamladın :)) Şaka bir tarafa bir de benim biskletle yapsaydın o yolun tamamını ne olurdu sana Allah bilir.

    YanıtlaSil
  5. kadreşim çok iyi etmişsin saatte 220 lerden pedala dönerek, ama sen yinede bayan sürücü görünce kenara çek bisikletten in ve en yüksek ağaca tırman! :)

    gez-gör bizede anlat!

    Servet

    YanıtlaSil
  6. Sağol abi : )) Merak etme bağyan! sürücüler cipleriyle motorcu ezmekle meşgul olduklarından sıra bize gelmiyor. Bisikletin küçük bir şey olması avantajıyla düşük profil izliyoruz.
    220 km yi motorla hiç göremedim ki. 127 km gibi bir şeydi gördüğüm ki motorum 12 beygircik motoruyla en fazla 110 yaparken. Bayır aşağı arkama rüzgarı alarak. Gezeceğiz, sağlık oldukça, meslekten fırsat buldukça, ve anlatacak paylaşacak dostlar oldukça.

    YanıtlaSil
  7. ben de seninle istanbul turuna çıkmış gibi oldum,bazen sana gerçekten hayran kalıyorum istediğin gibi yaşıyorsun ,herkesin yapmak istediği ancak çoğunun başaramadığı sürgit çocuksu bir yaşam,bazen sana kızsamda seni gerçekten seviyorum bir dost ,arkadaş olarak

    YanıtlaSil
  8. Pzt May 29, 04:13:54 PM tarihli yorumu yazan dostum. ismini yazmamışsın ama kim olduğunu tespit ettim. her yerde belli ediyorsun kendini. at sineği seni.
    yunus dostum fazla yüksek viteslerde sürme olur mu.. "hız felakettir":)(H.S.USLU)..
    Seni seviyorum..

    YanıtlaSil
  9. uzuun zaman oldu görüşmeyeli. sevindim saglıgına kavuştuguna, motoruna kavuştugun gunleri de göruruz insallah. ben ki bir artçı olarak gözüm sürekli motorlara takılıyor, seni ve tüm motor tutkunlarını düşündükçe kolaylıklar, sabırlar dilemekten başka birşey gelmiyor elimden

    YanıtlaSil

sensizlikte

  geleceğin en karanlık olduğu bir yerde bir ateş gibi sarıldığım sensin bir pınardan içer gibi öptüğüm bir dalganın denize vurması gibi yüz...