31 Ekim 2018

gökyüzünün uzaklığı




sana bildiklerimi anlatmak istiyorum oğlum,
hayat ve kadınlar hakkında
bir de senin hakkında
hayat hapisten gözüken gökyüzü kadar uzakken onu anlarsın
kadınlarsa dünyanın en güzel şeyidir seni anlarsa
seni anlar ve severse ve hapisteyken annen gibi beklerse kapılarda
sen oğlum hayat hakkında bildiğim tek şeysin aslında
hayat bir gökyüzü kadar uzaklaşırken benden
benim için kuşların, kedilerin, köpeklerin peşinden koşarsın sen
üç yaşında bir çocuk gibi değil, yaşamaya muhtaç bir adam gibi
heyecanlanıyorsun her şeyden
sen oğlum, babaannenin sana her gün gösterdiği fotoğrafıma ilk “baba”yı söylerken
seni duyamıyorum, seni göremiyorum, bu giderek uzaklaşan gökyüzünden
hayat, bilemiyorum oğlum, sen ben ve annen
çıktığımız bir yaz yolculuğunun sıcaklığıdır içimde.
en son açık görüşte kulağına fısıldıyorum
canım oğlum sakın anneni üzme
hayat oğlum senin en son sarılışın üzerimde
“bye” demeyi öğrenmişsin kreşe giderken
sana “bye” diyorum açık görüş bittiğinde ve ağlıyorsun her şeyi anlıyorsun küçük yüreğinde
hayat, oğlum hayat bazen ayrılmaktır böyle sakın üzülme
sen ben ve annen yine düşeceğiz yollara
güzel yerlere gideceğiz beraber, belki bu sefer bir ege kıyısına
gökyüzü ellerimi uzattığımda tutacak gibi yakın olacak yine
ve bu sefer “baba” dediğinde
ben de duyacağım seni kuşlar, kediler, köpeklerle
hayat oğlum hayat mutlaka kavuşmaktır sevdiklerinle sakın üzülme





yunus erdem öre, kasım 2017, elazığ cezaevi

4 yorum:

  1. Hayat kavuşmaktır, kavuşmayı beklemektir

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Bu yorum bir blog yöneticisi tarafından silindi.

      Sil
  2. Bu arada şiir de hiç güzel/sanatsal olmamış, düz yazı gibi ve çok banal...

    YanıtlaSil
  3. Sevgili Mesut, Türk Edebiyatı dergilerini dergileri çıkaranlar senin kadar okumadı ama yine de sen bir tur daha oku bence.

    YanıtlaSil

sensizlikte

  geleceğin en karanlık olduğu bir yerde bir ateş gibi sarıldığım sensin bir pınardan içer gibi öptüğüm bir dalganın denize vurması gibi yüz...