29 Mayıs 2011

Pittsburgh - 2


Öğlen çıktım dışarı. Öğlene kadar kar durmadı. Soğuk bir öğleden sonraydı yine de. Çift kat giyindim. 88 numaralı otobüsle şehir merkezine indim. Sanırım bugün Pittsburgh’da gezen tek yabancı bendim. Köprülerden geçip geldim. Köprüler en soğuk yer. Yine de biraz durdum köprülerin üstünde ayaza aldırmadan. Nehrin akışını seyrettim.
Pittsburgh demir, çelik sanayisi ile büyümüş bir şehir. Pittsburgh’un en büyük şirketi, dünyanın ilk alimünyümünü üretmiş. Soğuktan yanlış okumadıysam. Şehrin her yerinden geçen demiryolları da ağır sanayinin işareti. Ama bir sanayi şehri havası yoktu, çünkü 80’lerin sonuna gelindiğinde, her ne kadar bu şirketin merkezi hala Pittsburgh da olsa demir çelik sanayisinin şehrin ekonomisindeki payı gerilemiş. ( Bu bilgileri vikipedya’dan kontrol etmeniz önemle tavsiye olunur.)
Coğrafyasını beğendim Pittsburgh’un. İki nehrin tek bir nehre dönüştüğü ( yoksa tam tersi mi? ) noktada, bir yarım ada ucunda yükseliyor şehir. Her iki nehir de uç kenarlarında tepelere yaslanıyor. Dolayısıyla şehir merkezinden köprü ile nehrin öteki ucuna geçen köprüler diğer yakada tünele giriyor güneydeki semtlere ulaşmak için. Simcity oyununda bu harita ile oynamayı çok istiyorum.

Eski tren istasyonunun olduğu depoları alışveriş merkezine dönüştürmüşler. Bir de yamacı tırmanan tramvay asasör karışımı bir şey var. ( yer üstünde giden funiküler. ) Yarın bineceğim Pittsburgh’un Çamlıca Tepesi’ne çıkmak için. Çıkış-iniş 3 dolar 25 sent diye hatırlıyorum.
Tepeyi tünelle geçip şehrin güneyine inen tramvaya bindim istasyon meydanından. Semtlerde görülecek bir şey yok, ama sadece tramvayı merak ettiğimden. İyi ki de binmişim. Karlı tepelerin yamacından gitti ve akşam üstü çöküyordu yamaçlara. İş çıkışı evine giden insanlarla beraber biraz gittim, Dunkin’ Donuts’a yakın bir istasyonda indim. Ücret şehir dışına doğru ( outbound deniyormuş buna da ) istasyon çıkışında ödeniyor, şehir içine doğru araçta.
Amerika’ya ilk geldiğimde Amerika Runs On Dunkin’ Donuts diye bir reklam görmüştüm. Ben de Yunus Runs On Dunkin’ Donuts demiştim kendi kendime., böğürtlenli kek, peynirli tost, arasına krem peynir sürülmüş donuts favorilerim.


Yarım saat şehir merkezine dönen tramvayı bekledim. Neden geldiğimi bilmediğim bu şehrin neden geldiğimi bilmediğim bu semtinde ama insanların sıcak evlerinde akşam geçirdiği bu semtinde evimi özledim. İş çıkışı beraber geldiğim insanları geride bırakıp şehir merkezine gittim ve 88 numaralı otobüsle pansiyonuma döndüm.
Manisa’da yaptığım acemi eğitimi kadar yada Çin’İn Harbin şehrini gezdiğim günler kadar üşüdüm bugün.




Bir önceki yazı:

13 Aralık 2010 Pazartesi, Pittsburgh

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

sensizlikte

  geleceğin en karanlık olduğu bir yerde bir ateş gibi sarıldığım sensin bir pınardan içer gibi öptüğüm bir dalganın denize vurması gibi yüz...