17 Mart 2012

Sudan'a Hoş Geldiniz

Sudan güzel bir ülke. Güneyi kopmuş olsa da, batısı karışmış olsa da. Çünkü burada güzel insanlar yaşıyor.
Sudan'a geleli çok uzun zaman geçti gibi. Oysa sadece bir hafta önce havalimanına indik. Mısır Havayolları ile Kahire'den aktarmalı olarak geldik. Öncesindeki stresli hazırlanma süreci de eklenince aktarma baya bir yordu. Mısırlı hostesler "çey" servisi yaptılar. İlginç olan şeylerden biri de güvenlik uyarıları akabinde yol duasının banttan okunması.


Kahire çok hareketli bir şehir gibi gözüktü gözüme. Kahire Havalimanı da modern bir bağlantı noktası olmuş, Afrika ve Ortadoğu'nun her yerine uçuş var. Arapça bilmemiş olmanın sıkıntısını duymaya başladım. Arapça bir gereklilik olduğundan değil, keşke şimdi Arapça bilseydim demeye başladığımdan.
Gece üçte Hartum Havalimanına indik. Hartum Havalimanı terminallerinde uçak yanaşma körüğü yok. Uzaktan Türk Havayollarının uçağını gördüm. Kendi geliş gidişlerimde Türk Havayollarını kullanmalıyım. Böyle  çok yorucu oluyor gerçekten.
Vize işlemlerimizi yaptık. Havalimanı oldukça küçük. Dışarıda döviz bozdurmak ister misiniz diyenler ve taksi lazım mı diyenler var. Kendimi büyük şehirden sıkılıp rastgele şehirlerarası otobüyle bir Anadolu otogarına gelmiş gibi hissettim. Büyükşehir geride kaldı ve gece bilmediğim insanların şehrindeyim. Hava sıcak.
Bizi Gana'lı Bm görevlisi karşıladı. Bir araçla kaldığımız yere gittik.


Hartum güzel bir şehir. Modern anlamda çok gelişmemiş olması onun güzelliğini görmemi engellemedi. Nil'in iki kolu olan Mavi ve Yeşil Nil Hartum'da buluşuyor. Bu iki nehrin bir nehir olduğu noktanın oluşturduğu yarımadada kalıyoruz. Havalimanı da orada. Büyükelçilikler ve önemli binalar da orada. Bizim işlemlerimizi yaptığımız BM Hartum Ofisi de orada. İşte bu yüzden nehirlerden köprülerle geçmek nasip olmadı. 
Türkler burada çok. Daha çok da Arapça sorunları olmadığı için Hatay'lılar gelmiş. Afra Alışveriş Merkezi yazısı kocaman yazılmış, bizim Türkiye'de İngilizce isimli Avm'lere inat. Yanında da Arapçası. Afra Avm'yi Türkler Sudan'lı bir işletmeciye devretmiş olsa da, Türkçe yazısı aynen duruyor. Türk Hava Yolları'nın yetkili acentesi de orada.
Hartum'da ulaşım bir ara bizde sucuların rağbet ettiği küçük Japon minübüsleri ve motordan bozma Hindistan çağrışımı yapan üç tekerlekli araçlarla yapılıyor. Bir sefer buradaki Türklerin üç ayak diye tabir ettiği bu motor bozması araçlara binmiş olsam da biz küçük japon minübüslerini kullandık daha çok. Bu minübüsler yarı yarıya daha pahalı ancak en azından biraz daha güvenli gibi.
Kaldığımız Sudan Guest House'dan Afra Avm'ye yol 10 dakika ve 10 Sudan Pound'u tutuyor. Bu arada Amerikan Doları ve Sudan Pound'u arasındaki resmi oran 1 USD 3 Sudan Pound'u civarında. Buradaki resmi vurgusu önemli çünkü el altında bu oran bir/beşe kadar çıkmış. Dolayısıyla dolar kurunun devlet kontrolünde olduğunu söylemek yanlış olmaz. Ancak tam da kontrol edemediği de ortada.
Sudan'da dikkat çeken diğer bir husus Türkler kadar Çinlilerin de varlığı. Azımsanamayacak kadar çok Çinli var.
Hartum'da yollar eğri büğrü değil. Belli bir genişlikte. Binalar hemen yolların kenarında dikilmiyor. Yol ile binalar arasında belli bir mesafe var. Her ne kadar bu mesafe şimdilik toprak olsa da bir plan uygulandığı belli. Dolayısıyla araçlar direk yola parketmiyor. Bu beş altı metre genişliğindeki toprak mesafe yaya yolu olarak da kullanılıyor.
Bizim artık Sudan Guest House, BM ofisi, Afra Avm arasında gidip gelen bir rütinimiz var. İnsan iki günde gündelik hayatını kuruyor. Ancak bu içinde bir çok yenilik barındırdığı için bize çok uzun gelen rütin hayatımız üçüncü gününde son bulacak. BM Hartum ofisinde işlemlerimiz tamamlandı, kimlik kartlarımız çıktı ve El Faşer'e giden BM uçağına rezervasyonumuz yapıldı.
Afra Avm'deki rütinimizse girişte Çinlilerin işlettiği İtalyan kafe zinciri Barbara Kafede, gözünü yediğimin globalleşmesi işte, değişik tropikal meyve suyu karışımları içmek.

Çarşamba sabahı beşte havalimanındayız. Ancak anca saat sekizde BM uçağına binebiliyoruz. Zar zor gözlerimi açtığımda çölün ortasında alçaldığımızı farkediyorum. Bir havalimanı binası yok. Havalimanı aracı bizi bir konteyner bozması binanın önüne bırakıyor. Orada valizlerimizi bekliyoruz. Burada görevli Türkler bizi karşılıyor. Artık Al-Fasher'de, Türkçe söyleyişiyle El Faşer'deyiz.

1 yorum:

  1. 1Hafta da ne çok yeni şey olmuş..yeni deneyimlerin sana okudukçada bize çok şeyler katacak annecim.bloğunu kesintisiz yazarsın diye bekliyorum.allah seni sıkmaya her şey kolay ve yeni heyecanlarla güzelliklrrle seni karşılasın yavrum.

    YanıtlaSil

sensizlikte

  geleceğin en karanlık olduğu bir yerde bir ateş gibi sarıldığım sensin bir pınardan içer gibi öptüğüm bir dalganın denize vurması gibi yüz...